30 Ağustos, 2012

{ Bayram Çilesi: Otoban İşportacıları... }

  Yolda simitçi, sucu görmek kimilerine göre çölde serapken benim gözümdeki değeri çok vahim. Zira E-5 ortasındaki bir simitçi, simitçiden öte fırtına öncesi sessizlik adeta kara gün habercisi gibi. Yani bir otobanın ortasında bir simitçi gördüysen o yoldan korkacaksın. Çünkü o yolun ilerisinde uzun bir trafik vardır ve elbet bunun peşinden sucusu da gelecektir, helvacısı da, bisküvicisi de, pudingçisi de :) Evet doğru, bu bayram puding satanına bile rastladım, hem de ramazan bayramı arifesinde sıcakta, oruçlu oruçlu :/ Bilmem ciroları ne olmuştur ama baya bir marketi hatta market zincirini döşemişlerdi yollara.

  Sıcağın altında "Otobanın bu kısmında daha önce hiç durmamıştım" diye düşünürken 20 metrede bir bizi bekleyen bir işportacı, durağan araçlar arasında mevcuttu. Biz "Acaba biri arabaya dalmaya kalkar mı, aman kapıları kilitleyelim, aman nereye yaklaşıyorsa o camı kapatalım!" konularıyla tedirgin bir şekilde kafamızı meşgul ederken öndeki minibüsteki kadının bir başka otomobildeki bebeğe el sallayışıyla değişti her şey. Aslına bakarsanız kimilerine göre baya da eğlenceli bir şeymiş bu durmak, o an anladım :) Bunların dışında biz hangi şeride geçsek o şeridin durmasını, bizim bu şanssızlığa isyanımızı, biz orada çaresizce o kadar zaman beklerken emniyet şeridi ihlali yapan bazı akıllıları ve benim onların plakalarıyla beraber çektiğim ispat fotoğraflarını hiiiiç saymıyorum bile. Sayarsam canınız sıkılır sonra :) Her neyse şöyle böyle derken İstanbul-Sakarya arasındaki 1 buçuk saatlik yolu bayram arifesinde acısıyla tatlısıyla 5 buçuk saatte geçirmiş olduk, çok şükür :) Başka bir arifede görüşmek üzere...