Tanı: Aşırı doz dizi alımı.
Belirtiler:
Gözde kızarıklık, gerginlik, “oturduğu yerden kalkmama” isteği, tembellik.
Son zamanlarda yeni bir salgın hastalık tehdidi
altındayız. Televizyon, dizi dünyasını çok sevmiş olacak ki bu dünyanın git
gide genişlemesine imkan veriyor. Kışın soğuk havanın da etkisiyle televizyon, akşamlarımızın
vazgeçilmezi oluyor. Mevsim yaza döndüğünde ise takip ettiğimiz diziler sezon
finali yaparken “yaz dizisi” diye tabir ettiğimiz sayıca daha az olan yeni
diziler yayınlanmaya başlıyor. Tutanlarsa sonbaharda ve yeni sezonda da
yayınlanmaya devam ediyor. Böyle böyle derken son yıllarda dizilerin sayısı bir
hayli artmış durumda. Öyle ki “onu mu izlesem, bunu mu izlesem, reklam arasında
diğerine baksam” derken biz izleyiciler gerçekten afallamaya başladık.
Dizi fırtınası almış başını gidiyor. Ama buna biraz
dur demek gerekli değil mi sizce de? Artık diziler yerine daha değişik yayınlar
yapılsa biz de bu monotonluktan az da olsa kurtulabiliriz belki. Mesela bu yaz sosyal
sorumluluk projeleri kapsamında çok güzel bir yarışma yayınlanmıştı. Yine bilgi
yarışmaları da son derece izlenilen programlardan. Yani dizilerden daha faydalı
olabilecek farklı formatlarda programlar yayınlanabilir. Bunu bir izleyici
olarak söylüyorum. Aslında televizyon izlemeyi her ne kadar sevmesem de onsuz
da olmuyor. Bir şekilde hayatımızın içinde. Gerek yararlı gerekse yararsız. Ama
açık konuşmak gerekirse dram dizilerinde gözlerimi şişirmekten ya da intikam
dizilerinde gerilmekten artık çok bunaldım :) Eskiden bu tür dizilerin sayısı
kafi derecedeyken her ne kadar bağımlısı olmasam da izleyebiliyordum. Ama şimdi
hangi kanala baksak dizilerde aşağı yukarı aynı temalar işleniyor. Kin, nefret,
intikam, acı… Sanki kendi derdimiz bize yetmezmiş gibi bir de onlara canımızı
sıkıyoruz. Hayali karakterler olduğunu bile bile dertlerine ortak olup onlar
için ağlayabiliyoruz mesela :) Canımıza kastımız mı var bizim? :)
Aslında televizyonların beynimizi ne kadar uyuşturduğunun
farkında bile değiliz. Daha doğrusu “dizi”lerin. Yani televizyonun bütünüyle
faydasız bir cihaz olduğu söylenemez ama gidişat kötü yönde. Yararından çok
zararını alan sağlıksız nesiller yetişiyor ne yazık ki. Bu, iki sözümüzle halledilebilecek
bir şey olmadığına göre tadımızın kıymetini bilip en azında kendi dünyamıza el
atabiliriz. Mesela ben artık “kendim için”, dram dolu dizileri izleyerek canımı
sıkacağıma kaliteli komedi dizilerini izler de en azında yüzüme bir tebessüm
kondururum diyerek komedi dizlerini izlemeye başladım. (Kaliteden kastım çekim
kalitesi, oyuncunun başarısı, konunun orijinalliği vs.) Son zamanlarda
gerçekten çok başarılı komedi dizileri görüyorum ekranlarda ve son derece destekliyorum.
Günün yorgunluğu içerisinde yemeğimi yerken veya kahvemi içerken eğer
televizyon açacak ve dizi izleyeceksem böylesi daha keyif veriyor :) Yinede
televizyondan kaçabildiğimiz kadar kaçmamız gerektiğini hatırlatıp ille de dizi
izleyecekseniz, size de sizi mutlu eden dizileri izlemenizi tavsiye ediyorum.
Kendimize acı çektirmenin manası yok, “kendiniz için” kendinizi düşünün :)
Hiç yorum yok:
Yorumunu paylaşmak istersen aşağıdaki kutucuk seni bekliyor !