24 Kasım, 2012

{ Bir yaşam biçimi olarak “Metrobüs” }


 {"Toplu" Taşıma} başlıklı yazımda 
metrobüs konusunda ayrı bir yazı yazacağımdan bahsetmiştim. 
Ben ki metrobüsle günde 64 durak giden insan evladı, türlü şeye tanıklık etmiş bir sabır abidesi olarak bu konuda bir şey yazmasam olmazdı :) Önce bilmeyenler için metrobüsün nasıl bir şey olduğunu anlatayım. İsminden yola çıkacak olursak “metro-büs”, 
metro gibi trafiğe takılmadan akıp giden, ancak yer altında olmaması
nedeniyle de metrodan farklı, daha çok otobüse benzeyen, kara yolunda onlar için ayrılmış özel yolu kullanan, yolcu kapasitesinin üstünde yolcu taşıyan taşıt aracıdır. Benim mevzum daha çok bu araçlara biniş, iniş vs. üzerine olacak. Nereden başlasam bilemiyorum o kadar çok trajikomik olay var ki, 
en güzeli madde madde ayırmak sanırım..



§ Biniş maceraları (!):

1) “İlk” durağa gelirsin, yorgunsundur, "Aman oturayım dinleneyim" dersin  ve "garanti" oturabilmek için bir sonraki metrobüsü beklersin. Nitekim metrobüs gelir kapı açılır 100 metre engellide 
koşarcasına engelleri geçip ilk boş yere oturursun. İçinden tebessüm etmek gelir galibiyetin coşkusuyla, oturmanın verdiği dinlendirici ılık etkiye teslim edersin kendini. Buraya kadar her şey son derece güzel gider ve metrobüsün kalkması beklenirken içeri bir yaşlı bey/hanım girer. Yer veresin diye gözünün içine öyle bir bakar ve üzerindeki çevre baskısı o kadar yoğundur ki bir yandan vicdan bir yandan yorgunluk, gel de çık işin içinden. Eh be amcacım zaten ilk durak bir sonrakini bekleseydin ya…

2) İlk duraktan bineceksindir. Metrobüs gelir kapı açılır hurraa içeri dalınır. Sakın ola ki takılıp da düşme, "ezilirsin". Metrobüs çeviklik ister, arkadan itmelere karşı kaya gibi kas ister :)

3) Yine ilk duraktan bineceksindir. “Hurraa” içeri dalım sırasında sakın ha bir şeyini düşürmeyesin, yoksa asla bulamazsın. –  Benim şahit olduklarım bir ‘telefon’ düşmesi ve bir ‘akbil’ düşmesiydi. 
Böyle bir tavsiyede bulunduğuma göre düşürenlerin eşyalarına tekrar kavuşup kavuşamadıklarını anlamışsınızdır. ;) –

4) Genellikle Zincirlikuyu durağında çok karşılaştığım bir durumdur. İlk postada 4 boş metrobüs yollarlar oturan oturur ayakta binmek isteyen biner, eğer sen uzağa gideceğim oturayım diye bir sonraki durağı beklersen hataya düşersin. İlk posta gider, ikinci posta 3 metrobüs şeklinde gelir. Yine binemez 3. metrobüsün olduğu yöne doğru kayıp bir sonraki postayı beklersin bu sefer 4 metrobüs şeklinde gelir. Bu tutarsızlık karşılığında şaşakalıp beklemeye devam edersin. Yolcu indiren metrobüslerin de sayısı arttıkça senin gibi masumca aktarmasını yapmak isteyenler kısa zaman diliminde yığılır, birikir ama yetkililer orada duran boş metrobüsleri insanların sabırları taşıp da birbirlerini ezene kadar ısrarla yollamazlar, ne acı.

§ Metrobüste seyahat maceraları (!):

1) Ara duraklardan birinde metrobüse binersin. Balık istifidir durum. Sonra birden oturan kişi yerinden kalkar, inecektir ve sen uçmaya hevesli bir kuş gibi heyecanlanarak o yere doğru hamle yaparsın, tecrübeliysen yeri kaparsın. Sevinçlisindir, ta ki güneşin yakıcı gülümsemesini fark edene dek. Sabır.. :)

2) Ara duraklardan birinde binersin. İçerisi o kadar sıkışıktır ki güç bela sizi de aralarına alabilirler. Siz tam tutunmaya bir dal bulmuşken bir sonraki durakta binmeye çalışan bir abi der: "Aralarda yer var görüyorum, ilerleyin biraz". O da haklı o arayı rahatça doldurabilirdik ama belki birer “koala” olsaydık.


Abicim o arada tutunacak yer olsa zaten "o ara" olmazdı. Sabır! :)  – Tabi bazen ‘gerçekten’ boş olduğu halde hala kapıda toplanıldığına da şahit olmuşluğum var, anladığım kadarıyla bu kişiler ya durağım kaçar korkusuyla bu sıkışıklığa razı olanlar ya yerim rahat aman hiç de kayamam diyenler ya da bazıları da kötü niyetli şahıslar. –

§ Metrobüsten iniş maceraları (!):

İnmeden bir durak önce kapıdan insanlar akın akın içeri girer bazen, işte bu durum çok vahim. 
Nasıl olur da o kapıya yaklaşacaksındır. Ama yine bir umut yaklaşmaya çalışırsın, baktın durağı kaçırıyorsun bir sonraki durakta inip karşı istikametteki metrobüse biner bozuntuya vermeden yoluna devam edersin :) – Tabi biniş ve iniş yerleri aynı olan bir durak ise –
 
KISACASI; Metrobüs sabır ister, çeviklik ister, pratiklik ister. İnişi de binişi de seyahati de zordur ama trafik derdi olmadığı için çok tercih edilir, ne yazık ki kapasitesinin üstünde yolcu taşır. Yetkililerden ricam “metrobüs sayısının artırılması”, belki böylece bir nebze olsun rahatlık sağlanabilir. Bu kıdemli yolcuya kulak verin ya da gözlemleyin siz de bunları fark edeceksiniz. 



Hiç yorum yok:

Yorumunu paylaşmak istersen aşağıdaki kutucuk seni bekliyor !